Alarming [Adjective] İngilizce örnek cümle

Alarming sesli dinle

alarm (v)

korkutmak

alarming (adj)

endişelendirici, ürkütücü, korkutucu

The rate of unemployment is reaching alarming levels.

İşsizlik oranı endişe verici seviyelere ulaşıyor.

particularly alarming : özellikle endişe verici

slightly alarming : biraz endişe verici

extremely alarming : son derece endişe verici

fairly alarming : oldukça endişe verici

alarming degree : endişe verici derece

alarming ease : endişe verici kolaylığı

alarming frequency : endişe verici frekans

alarming number : endişe verici sayı

alarming proportion : endişe verici oran

alarming rapidity : endişe verici hız

alarming rate : endişe verici oran

alarming regularity : korkutucu düzenlilik/düzen/kurala uygunluk

alarming rise : endişe verici artış

alarming situation : endişe verici durum

alarming tendency : endişe verici eğilim

find sth alarming : bir şeyi endişe verici bulmak

seem alarming : endişe verici görünmek

at an alarming rate : endişe verici oranda