Amusing [Adjective] İngilizce örnek cümle

Amusing sesli dinle

amuse (v)

neşelendirmek, keyiflendirmek, güldürmek, avutmak

He amused the children by showing them some magic.

Çocuklara biraz sihir göstererek eğlendirdi.

The children amused themselves by playing games.

Çocuklar oyun oynayarak eğlendiler.

idea may amuse : fikir eğlendirebilir

amusing (adj)

zevkli, eğlendiren, keyif veren

highly amusing : oldukça eğlenceli

mildly amusing : biraz eğlenceli

particularly amusing : özellikle eğlenceli

slightly amusing : biraz eğlenceli

vaguely amusing : biraz eğlenceli

extremely amusing : son derece eğlenceli

fairly amusing : oldukça eğlenceli

amusing anecdote : eğlenceli kısa hikaye

amusing antics : eğlenceli soytarılık

amusing incident : eğlenceli olay

amusing joke : komik şaka

amusing story : eğlenceli hikâye

find sth amusing : bir şeyi eğlenceli bulmak

sound amusing : kulağa eğlenceli gibi gelmek

think sth amusing : eğlenceli bir şey düşünmek