Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Bone ne demek?

Bone ne demek? Bone ne anlama gelir? Bone İngilizce örnek cümle. Bone eş anlamlıları.

    bone (v)

    kemiklerini ayıklamak

    sıyırmak, kılçıklarını ayıklamak

    mala vurmak

    biriyle yatmak

    Bone (n) Collocations

    bone meat : etin kemiklerini ayırmak
    bone (n)

    kemik

    kılçık

    Bone (n) ingilizce örnek cümle

    The human hand has 27 bones and 35 muscles.

    İnsan elinin 27 kemiği ve 35 kası var.

    The old man was feeding his dog chicken bones.

    Yaşlı adam köpeğinin tavuk kemiğiyle besliyordu.

    I have a fish bone stuck in my throat.

    Boğazıma balık kılçığı battı.

    Bone (n) Collocations

    break a bone : kemik kırmak
    chip a bone : kemik kırmak
    crack a bone : kemiği çatlatmak
    fracture a bone : kemiği kırmak
    shatter a bone : kemiği paramparça etmek
    38 Örnek daha
    brittle bone : kırılgan kemik
    cracked bone : çatlamış kemik
    delicate bone : kırılgan kemik
    healthy bone : sağlıklı kemik
    human bone : insan kemiği
    strong bone : güçlü kemik
    dry bone : kuru kemik
    fine bone : ince kemik
    fragile bone : kırılgan kemik
    bleached bone : beyazlatılmış kemik
    splintered bone : parçalara ayrılmış kemik
    broken bone : kırık kemik
    bone strength : kemik gücü
    jaw bone : çene kemiği
    ankle bone : ayak bileği kemiği | aşık kemiği
    hip bone : kalça kemiği
    leg bone : bacak kemiği
    shin bone : kaval kemiği
    thigh bone : uyluk kemiği
    animal bone : hayvan kemiği
    chicken bone : tavuk kemiği
    dinosaur bone : dinozor kemiği
    fish bone : kılçık
    bone structure : kemik yapısı
    bone cancer : kemik kanseri
    bone disease : kemik hastalığı
    bone graft : kemik aşılama
    bone transplant : kemik nakli
    bone china : kemik tozundan yapılan seramik
    bone meal : kemik tozu, kemik gübresi
    funny bone : dirseğin çarpınca çok acıyan kısmı
    rag and bone man : eskici
    T-bone steak : T şeklinde kemiği olan biftek
    bone dry : kupkuru
    bone idle : çok tembel
    bone tired : iflahı kesilmiş, çok yorgun
    break bone : kemik kırmak
    bone density : kemik yoğunluğu
    Daha az gör