Boundary [Noun] İngilizce örnek cümle

Boundary sesli dinle

boundary (n)

hudut, limit

The Yangtze river served as a boundary between northern and southern China.

Yangtze nehri, kuzey ve güney Çin arasında bir sınır görevi gördü.

The Rhine is the boundary between France and Germany.

Ren nehri Fransa ve Almanya arasındaki sınırdır.

blur boundary : sınırı bulanıklaştırmak

cross boundary : sınırı geçmek

define boundary : sınırı tanımlamak

draw boundary : sınır çizmek

extend boundary : sınırını genişletmek

have boundary : sınırlamak

common boundary : ortak sınır

national boundary : ulusal sınır

traditional boundary : geleneksel sınır

geographic boundary : coğrafi sınır

clear boundary : açık sınır

cultural boundary : kültürel sınır

along the boundary : sınır boyunca

boundary with : ...ile sınır

boundary between : ... arasındaki sınır

at the boundary : sınırda