Bow [Noun] İngilizce örnek cümle

Bow sesli dinle

bow (v)

reverans yapmak

The students bowed to their teacher.

Öğrenciler öğretmenlerine saygıyla eğildi.

bow slightly : biraz reverans yapmak

bow (n)

reverans, eğilerek selamlama

ilmek

geminin baş tarafı, baş taraf (gemi)

aim bow : yayını yöneltmek

carry bow : yay taşımak

have bow : yaylanmak

make bow : yay yapmak

take bow : eğilerek selam vermek

slight bow : hafifçe eğilmiş

formal bow : resmi yay

off the bow : yaydan (çıktı)