He bribed that politician with a great deal of money.
O politikacıya büyük miktarda rüşvet verdi.
The mayor is accused of accepting bribes.
Belediye başkanı rüşvet almakla suçlanıyor.
It was alleged that the minister had taken bribes while in office.
Bakanın görevdeyken rüşvet aldığı iddia edildi.
It was very sensible of him to reject the bribe.
Rüşveti reddetmesi onun için çok mantıklıydı.