Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Broad ne demek?

Broad ne demek? Broad ne anlama gelir? Broad İngilizce örnek cümle. Broad eş anlamlıları.

    broad (n)

    karı

    kadın, hatun
    broad (adj)

    geniş

    genişliğinde, enli

    Broad (adj) ingilizce örnek cümle

    Alfred Nobel had broad cultural interests.

    Alfred Nobel'in geniş kültürel ilgileri vardı.

    kapsamlı

    yaygın, genel

    Broad (adj) Collocations

    overly broad : oldukça geniş, kapsamlı
    reasonably broad : makul derecede geniş, kapsamlı
    relatively broad : nispeten geniş
    sufficiently broad : yeterince geniş, kapsamlı
    unusually broad : alışılmadık derecede geniş, kapsamlı
    104 Örnek daha
    extremely broad : son derece geniş
    fairly broad : hayli geniş, kapsamlı
    broad enough : yeterince geniş
    broad accent : yaygın aksan
    broad acceptance : yaygın kabul
    broad agenda : kapsamlı gündem
    broad agreement : genel anlaşma
    broad aim : geniş amaç
    broad alliance : kapsamlı ortaklık
    broad appeal : geniş talep
    broad arc : geniş kavis
    broad area : geniş alan
    broad array : geniş çeşitlilik
    broad aspect : kapsamlı yön
    broad assessment : geniş değerlendirme
    broad audience : geniş kitleler
    broad avenue : geniş bulvar
    broad back : geniş sırt
    broad background : geniş / kapsamlı geçmiş
    broad base : geniş temel
    broad boulevard : geniş bulvar
    broad brow : geniş alın
    broad category : genel sınıflama
    broad chest : geniş göğüs
    broad classification : kapsamlı sınıflandırma
    broad coalition : kapsamlı koalisyon
    broad comparison : kapsamlı karşılaştırma
    broad concept : kapsamlı kavram
    broad conception : kapsamlı fikir
    broad connotation : kapsamlı yan anlam
    broad consensus : yaygın oy birliği
    broad constituency : geniş seçim bölgesi
    broad context : kapsamlı bağlam
    broad correlation : kapsamlı ilişkilendirme
    broad cross section : geniş kesit
    broad curriculum : kapsamlı müfredat
    broad daylight : tam günışığı
    broad definition : geniş tanım
    broad difference : büyük fark
    broad discussion : kapsamlı tartışma
    broad distinction : kapsamlı ayrım
    broad distribution : geniş dağıtım
    broad division : geniş bölme
    broad expanse : alabildiğine geniş
    broad focus : geniş odak
    broad forehead : geniş alın
    broad framework : geniş çerçeve
    broad gauge : geniş hacim
    broad generalization : yaygın genelleme
    broad grin : kocaman sırıtış
    broad guideline : kapsamlı kılavuz
    broad heading : kapsamlı başlık
    broad hint : kapsamlı ipucu
    broad implication : kapsamlı çıkarım
    broad indication : kapsamlı gösterge
    broad interest : geniş ilgi
    broad interpretation : kapsamlı yorum
    broad knowledge : engin bilgi
    broad mandate : kapsamlı yetki
    broad market : kapsamlı piyasa
    broad measure : geniş ölçek
    broad mix : kapsamlı karışım
    broad objective : kapsamlı amaç
    broad outline : kapsamlı taslak
    broad outlook : kapsamlı bakış açısı
    broad overview : geniş bakış
    broad picture : kapsamlı resim
    broad plateau : geniş plato
    broad principle : kapsamlı prensip
    broad programme : kapsamlı program
    broad range : geniş yelpazede
    broad recommendation : kapsamlı öneri
    broad reform : kapsamlı yenilik
    broad repertoire : geniş repertuvar
    broad representation : geniş temsil
    broad river : geniş nehir
    broad road : geniş yol
    broad scope : geniş kapsam
    broad selection : kapsamlı seçim
    broad sense : geniş anlam
    broad set : kapsamlı set, takım
    broad shoulder : geniş omuz
    broad similarity : geniş benzerlik
    broad smile : kocaman gülümseme
    broad span : geniş süre/mesafe
    broad spectrum : geniş spektrum
    broad staircase : geniş merdiven
    broad strategy : kapsamlı strateji
    broad street : geniş cadde
    broad stripe : geniş şerit
    broad support : kapsamlı destek
    broad survey : kapsamlı anket
    broad tendency : geniş eğilim
    broad term : kapsamlı terim
    broad theme : kapsamlı tema
    broad topic : kapsamlı konu
    broad understanding : geniş anlayış
    broad valley : geniş vadi
    broad variety : geniş çeşitlilik
    broad view : geniş görüş
    broad vision : geniş görüş
    a broad array of : envaiçeşit ...
    a broad range of : birçok farklı ...
    a broad variety of : çok çeşitli ...
    Daha az gör