Busy [Adjective] İngilizce örnek cümle

Busy sesli dinle

busy (v)

busy (adj)

hareketli

He is busy preparing for an examination.

Sınava hazırlanmakla meşgul.

I was busy packing, because I was leaving for France in two days.

Eşyaları toplamakla meşguldüm çünkü iki gün sonra Fransa'ya gidecektim.

yoğun, faal, çalışır

awfully busy : son derece meşgul

particularly busy : özellikle meşgul

slightly busy : biraz meşgul

terribly busy : çok meşgul

especially busy : özellikle meşgul

exceptionally busy : müthiş derecede yoğun

extremely busy : son derece yoğun

busy city : yoğun şehir

busy highway : işlek otoyol

busy lifestyle : hareketli yaşam tarzı

busy place : işlek yer

busy road : işlek yol

busy schedule : yoğun program

busy shop : meşgul dükkan

busy street : kalabalık/işlek cadde

busy town : yoğun şehir

busy traffic : yoğun trafik

busy week : yoğun hafta

busy with : ...ile meşgul