Come up [Phrasal verb] İngilizce örnek cümle

Come Up sesli dinle

come up (pv)

konuşulmak, tartışılmak, sözü edilmek, gündeme gelmek (soru vb.)

Many questions came up about the quality of the new product.

Yeni ürünün kalitesi hakkında birçok soru ele alındı.

doğmak, meydana gelmek

When an unexpected situation comes up, drivers often go into panic mode.

Beklenmeyen bir durum ortaya çıktığında, sürücüler genellikle panik haline geçer.

ortaya çıkmak, görünmek, gözükmek

The sun was about to come up when we finally finished the research work.

Araştırma çalışmasını nihayet bitirdiğimizde güneş doğmak üzereydi.

yaklaşmak, gitmek, gelmek

A beggar came up to us and ask for money.

Bir dilenci bize doğru yanaştı ve para istedi.

problem may come up : sorun çıkabilir

sun may come up : güneş doğabilir

breeze may come up : esinti çıkabilir