Come up with [Phrasal verb] İngilizce örnek cümle

Come Up With sesli dinle

come up with (pv)

ortaya atmak, önermek, ileri sürmek

It was impossible to come up with a really satisfactory solution.

Gerçekten tatmin edici bir çözüm bulmak imkansızdı.

The committee came up with one viable solution.

Komite uygulanabilir bir çözüm buldu.

Scientists will come up with new methods of increasing the world's food supply.

Bilim insanları, dünyanın yiyecek tedarikini artırmanın yeni yöntemlerini bulacaklardır.

come up with an answer : bir cevap bulmak

come up with design : tasarımla gelmek

come up with evidence : kanıt bulmak

come up with formula : formülle gelmek

come up with an idea : bir fikir bulmak

come up with innovation : yenilikle gelmek

come up with an invention : bir icat bulmak

come up with a plan : plan ortaya atmak

come up with recommendation : tavsiye ile gelmek

come up with result : sonuçla gelmek

come up with scheme : planla gelmek

come up with slogan : slogan bulmak

come up with a solution : çözüm bulmak

come up with suggestion : öneride bulunmak

come up with version : versiyon ile gelmek

come up with an explanation : bir açıklama bulmak