The criminal had to conceal his identity.
Suçlu kimliğini gizlemek zorundaydı.
The mountains concealed the ocean from view.
Dağlar okyanusu manzaradan gizledi.
The listening device was concealed in a pen.
Dinleme cihazı bir kalemin içine gizlenmişti.
Hawkins was incapable of concealing how he felt from his close friends.
Hawkins, nasıl hissettiğini yakın arkadaşlarından gizleyemiyordu.