Confront [Verb] İngilizce örnek cümle

Confront sesli dinle

confront (v)

yüz yüze gelmek

Japan is confronted with severe economic problems.

Japonya ciddi ekonomik sorunlarla karşı karşıyadır.

challenge may confront : zorlukla yüz yüze gelinebilir

dilemma may confront : ikilemle karşı karşıya kalınabilir

problem may confront : sorunla karşı karşıya kalınabilir

task may confront : görevle karşı karşıya olunabilir

confront challenge : zorlukla karşılaşmak

confront dilemma : çelişki yaşamak

confront fear : korkuyla yüzleşmek

confront prejudice : önyargı ile yüzleşmek

confront problem : sorunla karşılaşmak

confront continually : sürekli karşı karşıya gelmek

be confronted with : ... ile karşılaşmak