Corresponding [Adjective] İngilizce örnek cümle

Corresponding sesli dinle

correspond (v)

birbirine uymak, aynı/benzer olmak

This corresponds to how much memory the image file uses.

Bu, görüntü dosyasının ne kadar bellek kullandığına karşılık gelir.

His actions do not correspond with his words.

Eylemleri sözleriyle uyuşmuyor.

mektuplaşmak

She corresponds regularly with her pen pal in Australia.

Avustralya'daki mektup arkadaşıyla düzenli olarak yazışıyor.

correspond approximately : yaklaşık yazışmak

correspond broadly : geniş kapsamlı

correspond closely : yakından benziyor

correspond directly : doğrudan karşılık gelir

correspond exactly : tam olarak benzemek

correspond generally : genel olarak karşılık gelir

correspond precisely : kesinlikle karşılık

correspond regularly : düzenli olarak mektuplaşmak

correspond roughly : kabaca karşılık gelmek

correspond well : iyi uyuşuyor

correspond to : …ya denk gelmek

corresponding (adj)

tekabül eden, yerini tutan, denk düşen

corresponding decrease : benzer azalma/düşüş

corresponding increase : karşılık gelen artış

corresponding rise : karşılık gelen artış

corresponding angle : yöndeş açı