Defy [Verb] İngilizce örnek cümle

Defy sesli dinle

defy (v)

reddetmek

The soldier was imprisoned for defying an order to shoot the enemy captives.

Asker, düşman tutsaklarını vurma emrine karşı geldiği için hapsedildi.

The disease seems to be defying all attempts to treat it.

Hastalık, tüm tedavi girişimlerine karşı koyuyor gibi görünüyor.

The plane defied the laws of gravity.

Uçak, yer çekimi kanunlarına meydan okudu.

defy authority : otoriteye karşı koymak

defy ban : yasağa karşı çıkmak

defy belief : inancı yok saymak, inanılmaz olmak

defy a curfew : sokağa çıkma yasağına karşı koymak

defy description : tarif edilememek, tarifi zor olmak

defy expectation : beklentiye karşı çıkmak

defy explanation : açıklaması zor olmak

defy gravity : yer çekimine meydan okumak

defy logic : mantığa meydan okumak

defy preconception : meydan okuyan önyargı