The spread of television has considerably deprived us of our time for reading.
Televizyonun yayılması bizi okumaya ayırdığımız zamandan önemli derecede mahrum bıraktı.
The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
Yeni yasa dini azınlıklara oy kullanma haklarından mahrum bırakacak.
The traffic accident deprived him of his sight.
Trafik kazası onu görme yetisinden mahrum bıraktı.