The material may dissolve in water.
Malzeme suda çözülebilir.
Sugar will dissolve in a glass of water quickly.
Şeker bir bardak suda hızla erir.
Sugar will dissolve quickly in a hot cup of coffee.
Şeker, sıcak bir fincan kahvede çabucak çözülür.
The company had to dissolve its contract with the supplier.
Şirket, tedarikçiyle sözleşmesini feshetmek zorunda kaldı.
The judge ruled to dissolve their marriage after several hearings.
Hakim, birkaç duruşmanın ardından evliliklerinin feshedilmesine karar verdi.
The treaty between the two countries was formally dissolved last year.
İki ülke arasındaki anlaşma geçen yıl resmen feshedildi.