Distrust [Noun] İngilizce örnek cümle

Distrust sesli dinle

distrust (v)

şüphe duymak, güveni sarsılmak, itimat etmemek

Her constant lying led me to distrust everything she said.

Sürekli yalan söylemesi, söylediği her şeye güvenmememe neden oldu.

distrust (n)

itimatsızlık, kuşku, şüphe

Distrust is a lack of faith in you and in faith itself.

Güvensizlik, size ve inancın kendisine olan inanç eksikliğidir.

create distrust : güvensizlik yaratmak

express distrust : güvensizlik ifade etmek

feel distrust : güvensiz hissetmek

have distrust : güvensizlik etmek

overcome distrust : güvensizliğin üstesinden gelmek

show distrust : güvensizlik göstermek

deep distrust : derin güvensizlik

deep-seated distrust : derin güvensizlik

growing distrust : artan güvensizlik

healthy distrust : büyük güvensizlik

mutual distrust : karşılıklı güvensizlik

profound distrust : derin güvensizlik

public distrust : kamu güvensizliği

widespread distrust : geniş çaptaki güvensizlik

general distrust : genel güvensizlik

distrust between : ...arasındaki güvensizlik