Dull [Adjective] İngilizce örnek cümle

Dull sesli dinle

dull (v)

sönükleştirmek, hafifletmek, matlaştırmak

eye may dull : göz körleşebilir

dull appetite : iştahı azaltmak

dull pain : ağrıyı azaltmak

dull sense : hissi azaltmak

dull (adj)

yavan, tekdüze, ruhsuz

The movie was so dull that the audience left the cinema hall one by one.

Film o kadar sıkıcıydı ki seyirciler teker teker sinema salonunu terk etti.

sönük, mat, belli belirsiz

Blow dryers can cause hair to look dull after regular use.

Fön makineleri düzenli kullanım sonrasında saçların donuk görünmesine neden olabilir.

slightly dull : biraz donuk

extremely dull : son derece sıkıcı

deadly dull : ölümcül bir şekilde sıkıcı

dull colour : donuk renk

dull pain : hafif ağrı

dull roar : donuk kükreme

make sth dull : bir şeyi sıkıcı hale getirmek

seem dull : sıkıcı görünmek