Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Experience ne demek?

Experience ne demek? Experience ne anlama gelir? Experience İngilizce örnek cümle. Experience eş anlamlıları.

    experience (v)

    tecrübe etmek

    yaşamak, deneyimlemek, geçirmek

    Experience (v) ingilizce örnek cümle

    This is the mildest winter that we have ever experienced.

    Bu şimdiye kadar yaşadığımız en ılıman kış.

    Many toddlers experience headaches following head injuries.

    Birçok küçük çocuk baş yaralanmalarından sonra baş ağrısı yaşar.

    Japan experiences approximately 1500 earthquakes each year.

    Japonya her yıl yaklaşık 1500 deprem yaşamaktadır.

    Experience (n) Collocations

    economy may experience : ekonomi yaşayabilir
    immigrant may experience : göçmen yaşayabilir
    industry may experience : sanayi yaşayabilir
    participant may experience : katılımcı yaşayabilir
    experience abuse : istismara uğramak
    118 Örnek daha
    experience alienation : yabancılaşma/soğu(t)ma yaşamak
    experience anguish : şiddetli ızdırap/acı hissetmek/yaşamak
    experience anxiety : kaygı yaşamak
    experience attack : nöbet/atak geçirmek
    experience benefit : avantaja/faydaya sahip olmak
    experience block : tutukluk yaşamak
    experience boom : patlama / artış yaşamak
    experience conversion : dönüşüm yaşamak
    experience crisis : kriz yaşamak
    experience death : ölüm görüp geçirmek
    experience decline : düşüş yaşamak
    experience decrease : düşüş/azalma yaşamak/deneyimlemek
    experience defeat : yenilgi deneyimlemek
    experience delay : gecikme yaşamak
    experience depression : depresyon yaşamak
    experience deprivation : yoksunluk/mahrumiyet yaşamak
    experience deterioration : bozulma/kötüleşme yaşamak
    experience diarrhoea : diyare/ishal (den) yaşamak/çekmek
    experience difficulties : sıkıntılar yaşamak
    experience dip : azalma (düşüş) yaşamak
    experience disability : iş göremezlik hali/engellilik/ kuvvetsizlik yaşamak
    experience disadvantage : dezavantaj yaşamak
    experience disappointment : hayal kırıklığı yaşamak
    experience disaster : felaket yaşamak
    experience discomfort : rahatsızlık yaşamak
    experience discrimination : (cinsiyet, ırk, din) ayrımı/ayrımcılık yaşamak
    experience disruption : bozulma yaşamak/geçirmek
    experience distress : sıkıntı/üzüntü yaşamak
    experience disturbance : rahatsızlık yaşamak/deneyimlemek
    experience divorce : boşanma yaşamak
    experience downturn : düşüş yaşamak
    experience drop : düşüş yaşamak
    experience earthquake : deprem geçirmek
    experience effect : etkisini yaşamak/hissetmek
    experience elation : sevinç/gurur yaşamak
    experience emotion : duygu yaşamak/hissetmek
    experience episode : hastalık nöbeti geçirmek
    experience erosion : erozyon yaşamak
    experience expansion : genişleme/gelişme yaşamak
    experience failure : başarısızlık deneyimlemek/yaşamak
    experience fatigue : yorgunluk yaşamak/hissetmek
    experience fear : korku yaşamak/hissetmek
    experience feeling : his yaşamak
    experience flash : ani duygu, düşünce, hareket /ani ışık yaşamak/geçirmek
    experience flavour : tat/atmosfer yaşamak
    experience fluctuation : dalgalanma yaşamak/geçirmek
    experience frustration : hayal kırıklığı/gerilim yaşamak
    experience grief : ızdırap yaşamak
    experience growth : büyüme yaşamak
    experience guilt : suçluluk hissetmek
    experience hallucination : halüsinasyon/sanrı deneyimlemek
    experience hardship : zorluk yaşamak
    experience headache : baş ağrısı çekmek
    experience high : mutluluk/neşeli hissetmek
    experience horror : korku yaşamak
    experience illness : hastalık yaşamak
    experience improvement : gelişme yaşamak
    experience incident : olay yaşamak
    experience increase : artış yaşamak/göstermek
    experience influx : akına uğramak
    experience injury : yaralanma yaşamak
    experience injustice : haksızlık/adaletsizlik yaşamak
    experience intimacy : samimiyet yakalamak
    experience irritation : rahatsızlık/tahriş yaşamak
    experience isolation : tecritle/izolasyonla karşılaşmak
    experience joy : sevinç yaşamak/hissetmek
    experience loneliness : yalnızlık yaşamak/hissetmek
    experience love : aşk hissetmek/tatmak
    experience magic : büyüsünü yaşamak
    experience menopause : menopoz yaşamak
    experience migraine : migren yaşamak
    experience nausea : bulantı yaşamak/hissetmek
    experience pain : acı çekmek
    experience pang : sızı hissetmek
    experience period : dönem yaşamak
    experience persecution : zulüm/işkence yaşamak
    experience pleasure : zevk yaşamak
    experience pressure : baskı yaşamak
    experience problems : sorunlar yaşamak
    experience racism : ırkçılık deneyimlemek/yaşamak
    experience reaction : tepki geçirmek
    experience recession : durgunluk yaşamak
    experience recurrence : nüks/tekrar yaşamak
    experience reduction : azalma/düşüş yaşamak
    experience relapse : nüks/tekrar yaşamak
    experience relief : rahatlama/ferahlık hissetmek
    experience revival : canlanma/uyanış yaşamak
    experience rush : akın/hücum hissetmek
    experience sensation : his yaşamak
    experience sense : his/duygu yaşamak
    experience setback : aksilik yaşamak
    experience shift : değişiklik yaşamak
    experience shortage : kıtlık yaşamak
    experience sickness : hastalık yaşamak
    experience side effect : yan etki yaşamak
    experience spasm : spazm/kasılma yaşamak/geçirmek
    experience stress : stres yaşamak
    experience strife : çatışma/savaş yaşamak
    experience success : başarı deneyimlemek/yakalamak
    experience suffering : acı çekmek
    experience surge : artma hissetmek
    experience symptom : belirti yaşamak/göstermek
    experience thrill : heyecan yaşamak
    experience tragedy : trajedi/facia yaşamak
    experience trauma : travma/ciddi şok yaşamak
    experience turmoil : karışıklık yaşamak
    experience twinge : sancı/sızı/üzüntü yaşamak
    experience upheaval : ayaklanma/çalkantı/ani değişim yaşamak
    experience urge : istek yaşamak
    experience vision : vizyona/hayal gücüne/öngörüye sahip olmak
    experience wonder : harikayı deneyimlemek/keşfetmek
    experience actually : aslında/tam olarak deneyimlemek
    experience directly : doğrudan tecrübe etmek
    experience first-hand : ilk elden/doğrudan tecrübe etmek
    experience fully : tamamen deneyimlemek
    experience personally : şahsen/kişisel olarak tecrübe etmek
    experience subjectively : öznel olarak tecrübe etmek
    experience vicariously : başkası hesabına/dolaylı tecrübe etmek
    Daha az gör
    experience (n)

    tecrübe

    deneyim, birikim

    Experience (n) ingilizce örnek cümle

    He didn't have enough experience to cope with the problem.

    Sorunla başa çıkmak için yeterli deneyime sahip değildi.

    The private company can hire a person with no experience and train him/her.

    Özel şirket tecrübesi olmayan birini işe alıp eğitebilir.

    After ten years of experience, she knows everything about the job.

    On yıllık deneyimden sonra iş hakkında her şeyi biliyor.

    Experience (n) Collocations

    experience may show : tecrübe gösterebilir
    experience may suggest : deneyim gösterebilir
    experience may teach : deneyim öğretebilir
    bring experience : deneyim kazandırmak
    broaden experience : deneyimi artırmak
    98 Örnek daha
    create experience : deneyim yaratmak
    describe experience : deneyimi anlatmak
    discuss experience : deneyimi tartışmak/konuşmak
    enhance experience : hayatı/deneyimi geliştirmek
    enjoy experience : deneyime sahip olmak, deneyim yaşamak
    gain experience : deneyim kazanmak
    get experience : deneyim edinmek
    have experience : deneyime sahip olmak
    lark experience : eğlence deneyimi
    offer experience : deneyim sunmak/sağlamak
    provide experience : tecrübe kazandırmak
    recount experience : deneyimi anlatmak
    reflect experience : deneyimi yansıtmak
    relate experience : deneyimi anlatmak
    relive experience : deneyimi yeniden yaşamak
    report experience : deneyimi bildirmek/raporlamak
    share experience : deneyimi paylaşmak
    undergo experience : deneyim yaşamak
    use experience : deneyimi kullanmak
    out-of-body experience : vücut dışı deneyim
    daily experience : günlük deneyim
    visionary experience : düşsel/hayali deneyim
    bad experience : kötü deneyim
    clinical experience : klinik deneyim
    collective experience : ortak deneyim
    common experience : ortak/yaygın deneyim
    considerable experience : kaydadeğer deneyim
    cultural experience : kültürel deneyim
    direct experience : doğrudan tecrübe
    good experience : iyi deneyim
    great experience : harika/büyük deneyim
    hair-raising experience : tüyleri diken diken eden/tüyler ürpertici deneyim
    hands-on experience : yaparak edinilen/uygulamalı deneyim
    harrowing experience : yürek burkan/üzücü deneyim
    historical experience : tarihi deneyim
    human experience : insan deneyimi
    humbling experience : aşağılayıcı deneyim
    interesting experience : ilginç deneyim
    invaluable experience : paha biçilemez deneyim
    limited experience : sınırlı tecrübe
    little experience : çok az deneyim
    long experience : uzun/çok deneyim
    memorable experience : unutulmaz deneyim
    mystical experience : mistik/ içinde gizem bulunan deneyim
    negative experience : olumsuz deneyim
    nerve-racking experience : sinirleri geren deneyim
    painful experience : acı verici deneyim
    past experience : geçmiş deneyim
    personal experience : kişisel deneyim
    pleasant experience : hoş/zevkli deneyim
    positive experience : olumlu deneyim
    practical experience : eylemsel/uygulanabilir tecrübe
    previous experience : önceki tecrübe/deneyim
    prior experience : önceki deneyim
    professional experience : mesleki deneyim
    psychic experience : psişik/ruhani deneyim
    real experience : gerçek deneyim
    recent experience : son deneyim
    relevant experience : ilgili deneyim
    religious experience : dini deneyim
    rewarding experience : ödüllendirici deneyim
    rich experience : zengin deneyim
    salutary experience : geliştirici/faydalı deneyim
    sensory experience : duyusal deneyim
    sexual experience : cinsel deneyim
    shared experience : paylaşılan deneyim
    sobering experience : aklını başına getiren deneyim
    spiritual experience : manevi/ruhsal deneyim
    subjective experience : öznel tecrübe
    traumatic experience : travmatik/sarsıcı deneyim
    unforgettable experience : unutulmaz deneyim
    unique experience : benzersiz bir deneyim
    unnerving experience : güven sarsıcı/sinir bozucu deneyim
    unsettling experience : sarsıcı/sıkıntı veren deneyim
    valuable experience : değerli deneyim
    vast experience : geniş tecrübe
    vicarious experience : dolaylı deneyim
    whole experience : bütün/çok deneyim
    wide experience : engin/geniş tecrübe
    wonderful experience : harika deneyim
    early experience : erken deneyim
    everyday experience : günlük deneyim
    emotional experience : duygusal deneyim
    enjoyable experience : keyifli/hoş deneyim
    extensive experience : geniş/kapsamlı tecrübe
    formative experience : biçimlendirici deneyim
    first-hand experience : ilk elden/doğrudan tecrübe
    educational experience : eğitimsel tecrübe
    exhilarating experience : neşelendiren deneyim
    real-world experience : gerçek dünya deneyimi
    near-death experience : ölüme yakın deneyim
    overall experience : tüm/genel deneyim
    come through experience : deneyimlemek
    individual experience : bireysel deneyim
    draw on experience : deneyimden yararlanmak
    get over experience : deneyimle başa çıkmak, deneyimin üstesinden gelmek
    go through experience : deneyim yaşamak
    aha experience : çözüm bulma deneyimi
    Daha az gör

    Experience (n) Preposition Kullanımları

    by experience : deneyime göre
    from experience : deneyimden
    in sb's experience : birinin tecrübesinde
    experience of : ... deneyimi