Extinct [Adjective] İngilizce örnek cümle

Extinct sesli dinle

extinct (adj)

soyu tükenmiş

Dinosaurs went extinct a very long time ago.

Dinozorların nesli çok uzun zaman önce tükendi.

Once a species goes extinct, it's gone forever.

Bir türün nesli tükendiğinde sonsuza dek kaybolur.

faal olmayan

almost extinct : neredeyse nesli tükenmiş

completely extinct : tamamen soyu tükenmiş

long extinct : çoktan soyu tükenmiş

nearly extinct : neredeyse tükenmiş

practically extinct : neredeyse tükenmiş

totally extinct : tamamen soyu tükenmiş

virtually extinct : neredeyse tükenmiş

extinct animal : soyu tükenmiş hayvan

extinct bird : soyu tükenmiş kuş

extinct mammal : soyu tükenmiş memeli

extinct species : nesli tükenmiş türler

extinct volcano : sönmüş yanardağ

be extinct : soyu tükenmiş olmak

become extinct : nesli tükenmek

go extinct : nesli tükenmek

make sth extinct : soyu tükenmiş yapmak

presume sth extinct : bir şeyin soyunun tükendiğini varsaymak

think sth extinct : bir şeyin soyunun tükendiğini düşünmek

make extinct : soyunu tüketmek