Extinction [Noun] İngilizce örnek cümle

Extinction sesli dinle

extinction (n)

soyu tükenme, yok olma, yok oluş

Some wild animals are on the verge of extinction.

Bazı vahşi hayvanların nesli tükenmenin eşiğindedir.

The wooly mammoth faced extinction after genetic diseases begin to take over the species.

Tüylü mamut, genetik hastalıkların türleri ele geçirmeye başlamasından sonra nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı.

Elephants across the world are in danger of extinction.

Dünya genelinde fillerin nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya.

cause extinction : yok olmasına neden olmak

face extinction : yok olma ile yüzleşmek

prevent extinction : nesli tükenmesini önlemek

survive extinction : hayatta kalmak

global extinction : küresel tükenme

imminent extinction : olması yakın yok olma

local extinction : yerel yok olma

mass extinction : toplu yok oluş

near extinction : yok olmaya yakın

total extinction : tamamen tükenme

virtual extinction : sanal tükenme

widespread extinction : geniş çaptaki yok olma

eventual extinction : nihai tükenme

lead to extinction : yok olmaya yol açmak

drive to extinction : soyunu tüketmek

background extinction : doğal yok oluş