Feasible [Adjective] İngilizce örnek cümle

Feasible sesli dinle

feasible (adj)

yapılabilir, olanaklı, mümkün

The proposed business plan is very feasible.

Teklif edilen iş planı oldukça uygulanabilir.

Hydrogen as a fuel is a feasible option for future use.

Bir yakıt olarak hidrojen, gelecekteki kullanım için uygun bir seçenektir.

administratively feasible : idari açıdan mümkün

barely feasible : zorlukla yapılabilir

commercially feasible : ticari olarak mümkün

hardly feasible : pek mümkün değil

perfectly feasible : mükemmel şekilde yapılabilir

politically feasible : politik olarak mümkün

quite feasible : oldukça uygulanabilir

technically feasible : teknik olarak uygulanabilir

technologically feasible : teknolojik olarak mümkün

economically feasible : ekonomik olarak uygulanabilir

entirely feasible : tamamen mümkün

financially feasible : finansal olarak mümkün

feasible proposition : uygulanabilir teklif

feasible solution : makul çözüm

appear feasible : uygun görünmek

become feasible : uygulanabilir olmak

consider sth feasible : bir şeyin uygun olduğunu düşünmek

look feasible : uygun görünmek

prove sth feasible : bir şeyin uygun olduğunu kanıtlamak

seem feasible : uygulanabilir görünmek