Grave [Adjective] İngilizce örnek cümle

Grave sesli dinle

grave (n)

kabir

dig grave : mezar kazmak

common grave : ortak mezar

deep grave : derin mezar

mass grave : toplu mezar

unmarked grave : işaretsiz mezar

fresh grave : taze mezar

grave (adj)

önemli, ciddi

A cracked skull is a quite grave injury.

Çatlamış bir kafatası oldukça ciddi bir yaralanmadır.

They took the motorcyclist to the hospital but his state was too grave after the accident.

Motosikletliyi hastaneye götürdüler ama kazadan sonra durumu çok ağırdı.

grave concern : büyük endişe

grave danger : büyük tehlike

grave disappointment : büyük/ciddi hayal kırıklığı

grave insult : ciddi hakaret/aşağılama

grave problem : ciddi sorun

grave threat : ciddi tehdit

grave effect : vahim sonuç

grave accent : vurgu işareti