Harsh [Adjective] İngilizce örnek cümle

Harsh sesli dinle

harsh (adj)

acımasız, zalim, kaba

Civil rights groups have complained about the harsh treatment of prisoners.

Kamu hakları grupları, mahkumlara sert muamele konusunda şikayet etti.

Clothes are crucial for protection in harsh weather.

Sert havalarda korunma için giysiler çok önemlidir.

We may be living in luxury now, but might one day be struggling through a harsh environment.

Şu anda lüks içinde yaşıyor olabiliriz, ancak bir gün zorlu bir çevreyle mücadele ediyor olabiliriz.

particularly harsh : özellikle sert

slightly harsh : biraz sert

surprisingly harsh : şaşırtıcı derecede sert

unnecessarily harsh : gereksiz yere sert

exceptionally harsh : müthiş derecede sert

extremely harsh : son derece kaba

harsh climate : sert iklim

harsh condition : sert koşul

harsh critic : sert eleştirmen

harsh criticism : sert eleştiri

harsh environment : zorlu çevre, ortam

harsh judgement : sert karar

harsh penalty : ağır ceza

harsh punishment : ağır ceza

harsh reality : acımasız gerçek

harsh weather : sert hava

harsh winter : sert kış