Headed [Adjective] İngilizce örnek cümle

Headed sesli dinle

head (v)

yönelmek

The coach driver made several pickups before heading for the airport.

Yolcu otobüsü şoförü, hava alanına gitmeden önce birkaç transfer yaptı.

başında olmak, sorumlu (kişi) olmak

kafa vurmak, kafa vuruşu yapmak

boat may head : tekne yönelebilir

footstep may head : ayak izi yönelebilir

traffic may head : trafik yönelebilir

train may head : tren yönelebilir

head ball : topa kafa atmak

head field : alanı kullanmak

head government : hükümetin başına geçmek

head investigation : araştırmayı yönetmek

head panel : baş paneli

head task force : görev gücü yönetmek

head for : …ya yönelmek

head towards : ...ya doğru ilerlemek

head back to : ...ya geri dönmek

headed (adj)

başlıklı, antetli