She has a strong inclination towards creative activities like painting and writing.
Resim yapma ve yazma gibi yaratıcı faaliyetlere karşı güçlü bir eğilimi var.
My inclination is to go to bed early.
Eğilimim erken yatmak.
The king's own inclination was always towards a pro-French policy.
Kralın kendi eğilimi her zaman Fransız yanlısı bir politikaya yönelikti.
A slight inclination in the roof allowed rainwater to flow off easily.
Çatının hafif eğim açısı, yağmur suyunun rahatça akıp gitmesini sağladı.