Incompatible [Adjective] İngilizce örnek cümle

Incompatible sesli dinle

incompatible (adj)

bağdaşmayan, geçimsiz, aykırı

I don't know why they ever got married. They're totally incompatible.

Neden evlendiler bilmiyorum. Tamamen uyumsuzlar.

apparently incompatible : görünüşte uyumsuz

clearly incompatible : açıkça uyumsuz

completely incompatible : tamamen uyumsuz

increasingly incompatible : giderek uyumsuz

inherently incompatible : doğal olarak uyumsuz

largely incompatible : büyük ölçüde uyumsuz

logically incompatible : mantıksal olarak uyumsuz

mutually incompatible : karşılıklı olarak uyumsuz

potentially incompatible : potansiyel olarak uyumsuz

seemingly incompatible : görünüşte uyumsuz

simply incompatible : sadece uyumsuz

somewhat incompatible : biraz uyumsuz

totally incompatible : tamamen uyumsuz

utterly incompatible : tamamen uyumsuz

wholly incompatible : tamamen uyumsuz

entirely incompatible : tamamen uyumsuz

fundamentally incompatible : temelde uyumsuz

incompatible system : uyumsuz sistem

appear incompatible : uyumsuz görünmek

be incompatible : uyumsuz olmak

become incompatible : uyumsuz hale gelmek

consider sth incompatible : bir şeyi uyumsuz olarak düşün

prove incompatible : uyumsuzluğu kanıtlamak

see sth as incompatible : bir şeyi uyumsuz olarak görmek

seem incompatible : uyumsuz görünmek

incompatible with : ... ile uyumsuz