Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Increasing ne demek?

Increasing ne demek? Increasing ne anlama gelir? Increasing İngilizce örnek cümle. Increasing eş anlamlıları.

    increasing (adj)

    artan

    yükselen

    Increase (adj) ingilizce örnek cümle

    Europe’s economy is set to slow in 2012 as governments address their increasing budget deficits.

    Hükûmetler artan bütçe açıklarını ele aldığı için Avrupa ekonomisi 2012 yılında yavaşlamaya başlayacak.

    Increase (v) Collocations

    increasing acceptance : artan kabul
    increasing age : ilerleyen yaş
    increasing amount : artan miktar
    increasing awareness : artan farkındalık
    increasing commitment : artan bağlılık
    38 Örnek daha
    increasing complexity : artan karmaşıklık
    increasing confidence : artan güven
    increasing cost : artan maliyet
    increasing demand : artan talep
    increasing dependence : artan bağımlılık
    increasing dissatisfaction : artan memnuniyetsizlik
    increasing efficiency : artan verimlilik
    increasing emphasis : artan önem/vurgu
    increasing evidence : artan kanıt(lar)
    increasing frequency : artan sıklık
    increasing importance : artan önem
    increasing instability : artan istikrarsızlık
    increasing interest : artan ilgi/faiz/çıkar
    increasing involvement : artan katılım
    increasing level : artan seviye
    increasing menace : artan tehdit
    increasing need : artan ihtiyaç
    increasing nervousness : artan sinirlilik
    increasing number : artan sayı
    increasing percentage : artan yüzde
    increasing popularity : artan popülarite
    increasing pressure : artan baskı
    increasing profit : artan kar
    increasing proportion : artan oran
    increasing prosperity : artan zenginlik
    increasing recognition : artan itibar
    increasing regularity : artan düzenlilik
    increasing sophistication : artan gelişmişlik
    increasing strain : artan gerginlik
    increasing tendency : artan eğilim
    increasing tension : artan gerginlik
    increasing trend : artan eğilim
    increasing unpopularity : artan rağbet görmeme
    increasing visibility : görünürlüğü arttırmak
    increasing wealth : artan zenginlik
    increasing willingness : artan isteklilik
    ever increasing : giderek artan
    increasing cooperation : artan işbirliği
    Daha az gör
    increase (v)

    artmak

    yükselmek, çoğalmak, büyümek

    Increase (v) ingilizce örnek cümle

    The cost of living has increased dramatically.

    Yaşam maliyeti önemli oranda artmış durumda.

    The government wants to increase its military capability.

    Hükümet askeri kapasitesini artırmak istiyor.

    The amount of carbon dioxide has increased by 10 percent.

    Karbondioksit miktarı yüzde 10 arttı.

    Because the tree was mentioned in a newspaper, the number of visitors to Frinley has now increased.

    Ağaç bir gazetede bahsedildiği için, Frinley'e gelen ziyaretçi sayısı şimdilerde artmıştır.

    Increase (v) Collocations

    amount may increase : miktar artabilir
    appetite may increase : iştah artabilir
    asset may increase : varlık artabilir
    attendance may increase : katılım artabilir
    awareness may increase : farkındalık artabilir
    188 Örnek daha
    catch may increase : (balık vb) tutma artabilir
    circulation may increase : dolaşım artabilir
    concentration may increase : konsantrasyon artabilir
    confidence may increase : güven artabilir
    consumption may increase : tüketim artabilir
    cost may increase : maliyet artabilir
    count may increase : sayı artabilir
    crime may increase : suç artabilir
    deficit may increase : açık büyüyebilir
    demand may increase : talep artabilir
    density may increase : yoğunluk artabilir
    discomfort may increase : rahatsızlık artabilir
    emission may increase : emisyon/salınım artabilir
    employment may increase : istihdam artabilir
    enrolment may increase : kayıt artabilir
    expenditure may increase : harcama artabilir
    expense may increase : masraf artabilir
    export may increase : ihracat artabilir
    fare may increase : yol ücreti artabilir
    fee may increase : ücret artabilir
    funding may increase : finansman sağlama artabilir
    heat may increase : ısı artabilir
    humidity may increase : nem artabilir
    import may increase : ithalat artabilir
    incidence may increase : vaka artabilir
    income may increase : gelir artabilir
    index may increase : endeks artabilir
    inequality may increase : eşitsizlik artabilir
    inflation may increase : enflasyon artabilir
    investment may increase : yatırım artabilir
    length may increase : uzunluk artabilir
    light may increase : ışık artabilir
    margin may increase : boşluk/pay artabilir
    migration may increase : göç artabilir
    momentum may increase : hız artabilir
    mortality may increase : ölüm oranı artabilir
    noise may increase : gürültü artabilir
    number may increase : sayı artabilir
    odds may increase : ihtimal artabilir
    output may increase : çıktı artabilir
    pace may increase : hız artabilir
    pain may increase : ağrı artabilir
    participation may increase : katılım artabilir
    percentage may increase : yüzde artabilir
    population may increase : nüfus artabilir
    premium may increase : prim artabilir
    pressure may increase : basınç/baskı artabilir
    price may increase : fiyat artabilir
    production may increase : üretim artabilir
    productivity may increase : verimlilik artırabilir
    profit may increase : kâr artabilir
    proportion may increase : orantı artabilir
    rate may increase : oran artabilir
    reliability may increase : güvenilirlik artırabilir
    rent may increase : kira artabilir
    return may increase : dönüş artabilir
    revenue may increase : gelir artabilir
    salary may increase : maaş artabilir
    sale may increase : satış artabilir
    scope may increase : kapsam artabilir
    size may increase : boyut/büyüklük artabilir
    speed may increase : hız artabilir
    stature may increase : boy/önem artabilir
    stock may increase : hisse senedi artabilir
    strength may increase : güç artabilir
    supply may increase : kaynak artabilir
    tax may increase : vergi artabilir
    temperature may increase : sıcaklık artabilir
    tension may increase : gerginlik artabilir
    tourism may increase : turizm artabilir
    trade may increase : ticaret artabilir
    traffic may increase : trafik artabilir
    turnover may increase : iş hacmi artabilir
    unemployment may increase : İşsizlik artabilir
    usage may increase : kullanım artabilir
    value may increase : değer artabilir
    velocity may increase : hız artabilir
    violence may increase : şiddet artabilir
    volume may increase : hacim artabilir
    vote may increase : oy artırabilir
    wage may increase : ücret artabilir
    weight may increase : ağırlık artabilir
    width may increase : genişlik artabilir
    wind may increase : rüzgar artabilir
    workforce may increase : iş gücü artabilir
    workload may increase : iş yükü artabilir
    increase amount : miktar artırmak
    increase appetite : iştahı artırmak
    increase appreciation : takdiri arttırmak
    increase attendance : katılımı arttırmak
    increase awareness : farkındalığı arttırmak
    increase blood pressure : kan basıncını artırmak
    increase capacity : kapasiteyi artırmak
    increase chance : ihtimali artırmak
    increase circulation : dolaşımı artırmak
    increase competence : yeteneği arttırmak
    increase confidence : güven artırmak
    increase cost : maliyeti arttırmak
    increase deficit : açığı arttırmak
    increase demand : talebi arttırmak
    increase density : yoğunluğu arttırmak
    increase dependence : bağımlılığı artırmak
    increase difficulty : zorluğu arttırmak
    increase earnings : kazancı arttırmak
    increase efficiency : verimliliği artırmak
    increase effort : çabayı/gücü arttırmak
    increase employment : istihdamı arttırmak
    increase endurance : dayanıklılığı arttırmak
    increase erosion : erozyonu arttırmak
    increase export : ihracatı artırmak
    increase flexibility : esnekliği arttırmak
    increase flow : akışı arttırmak
    increase funding : finansmanı artırmak
    increase gain : kazancı/kâr arttırmak
    increase humidity : nemi arttırmak
    increase immigration : göçü arttırmak
    increase importance : önemi artırmak
    increase incidence : görülme sıklığını artırmak
    increase income : geliri arttırmak
    increase influence : etkiyi arttırmak
    increase intensity : yoğunluğunu artırmak
    increase knowledge : bilgiyi arttırmak
    increase level : düzeyini artırmak
    increase likelihood : olasılığı arttırmak
    increase limit : limiti artırmak
    increase majority : çoğunluğu arttırmak
    increase motivation : motivasyonu artırmak
    increase in number : sayıca artmak
    increase occurrence : oluşumu artır
    increase output : üretimi artırmak
    increase pay : maaşı arttırmak
    increase payment : maaşı arttırmak
    increase potential : potansiyeli artırmak
    increase precision : hassaslığı artırmak
    increase presence : varlığı arttırmak
    increase prestige : prestiji artırmak
    increase probability : olasılığı artırmak
    increase production : üretimi arttırmak
    increase profit : kar artışı
    increase profitability : karlılığı arttırmak
    increase rate : oranı artırmak
    increase reliability : güvenilirliği artırmak
    increase representation : temsili arttırmak
    increase return : getiri artışı
    increase revenue : geliri artırmak
    increase risk : riski artırmak
    increase role : rolü artırmak
    increase salary : maaşı arttırmak
    increase sale : satışı arttırmak
    increase scale : ölçeği arttırmak
    increase security : güvenliği arttırmak
    increase self-confidence : özgüven arttırmak
    increase skill : beceri geliştirmek
    increase speed : hızı artmak
    increase stress : stresi arttırmak
    increase supply : kaynağı arttırmak
    increase surveillance : gözetlemeyi arttırmak
    increase tax : vergiyi arttırmak
    increase taxation : vergilendirmeyi artırmak
    increase temperature : sıcaklığı arttırmak
    increase tendency : eğilimi artırmak
    increase tension : gerginliği artırmak
    increase trade : ticareti arttırmak
    increase turnover : ciroyu arttırmak
    increase unemployment : işsizliği arttırmak
    increase unpopularity : beğenilmemeyi artırmak
    increase usage : kullanımı artırmak
    increase utility : yararlılığı arttırmak
    increase visibility : görünürlüğü arttırmak
    increase vulnerability : güvenlik açığı sayısı artmak
    increase considerably : önemli ölçüde artmak
    increase dramatically : çarpıcı biçimde artmak
    increase drastically : ani bir şekilde artmak
    increase enormously : aşırı derecede artmak
    increase exponentially : katlanarak artmak
    increase gradually : yavaş yavaş artırmak
    increase greatly : büyük ölçüde arttırmak
    increase markedly : önemli derecede artmak
    increase progressively : aşamalı olarak artırmak
    increase rapidly : hızla artmak
    increase sharply : keskin bir şekilde artırmak
    increase significantly : önemli derecede artmak
    increase slightly : Biraz arttır
    increase slowly : yavaşça artmak
    increase steadily : sürekli olarak artmak
    increase substantially : önemli ölçüde artmak
    increase tremendously : muazzam derecede artmak
    increase vastly : büyük ölçüde artmak
    Daha az gör

    Increase (v) Preposition Kullanımları

    increase from : ...-den artış
    increase with : ... ile artmak
    increase to : ...ya çıkmak
    increase by ... percent : yüzde ... artmak