Inhibited [Adjective] İngilizce örnek cümle

Inhibited sesli dinle

inhibit (v)

yavaşlatmak, dizginlemek, güçleştirmek

A small manufacturing sector inhibits growth in the economy.

Küçük bir imalat sektörü ekonomideki büyümeyi engelliyor.

The doctor inhibited the patient from taking that medicine.

Doktor hastanın o ilacı almasını engelledi.

Bu kelimeler, bir şeyi engellemek anlamında kullanılabilir.

block (v) : engel olmak
hinder (v) : engel olmak
obstruct (v) : tıkamak
interfere with (pv) : burnunu sokmak
handicap (v) : engellemek
inhibit (v) : engellemek
hamper (v) : engel olmak
hold back (pv) : geri durmak, engellemek, saklamak

factor may inhibit : etken engelleyebilir

inhibit activity : faaliyeti engellemek

inhibit creativity : yaratıcılığı engellemek

inhibit development : gelişmeyi engellemek

inhibit freedom : özgürlüğü engellemek

inhibit growth : büyümeyi engellemek

inhibit progression : ilerlemeyi engellemek

inhibit completely : tamamen engellemek

inhibit effectively : etkili bir şekilde engellemek

inhibit partially : kısmen engellemek

inhibit slightly : hafifçe engellemek

inhibit specifically : özellikle engellemek

inhibit sb from doing sth : birinin bir şey yapmasını engellemek

inhibited (adj)

ürkek

slightly inhibited : biraz çekingen

emotionally inhibited : duygusal olarak çekingen

extremely inhibited : son derece yasaklanan

become inhibited : yasaklanmış olmak