Isolated [Adjective] İngilizce örnek cümle

Isolated sesli dinle

isolate (v)

izole etmek, yalnız bırakmak, ayrı tutmak, soyutlamak

North Korea is isolated technologically from the rest of the world.

Kuzey Kore, teknolojik olarak dünyanın geri kalanından soyutlanmıştır.

isolate compound : bileşiği izole etmek

isolate problem : problemi yalnız bırakmak

isolate virus : virüs izole etmek

isolated (adj)

uzakta bulunan, ücra yerde

completely isolated : tamamen yalıtılmış

physically isolated : fiziksel olarak yalnız

socially isolated : sosyal yönden soyutlanmış

effectively isolated : etkili bir şekilde izole edilmiş

entirely isolated : tamamen yalıtılmış

essentially isolated : aslında izole/soyutlanmış

extremely isolated : son derece yalnız/soyutlanmış

geographically isolated : coğrafi olarak izole edilmiş

isolated area : ayrılmış/ıssız alan

isolated example : izole örnek

isolated farm : izole çiftlik

isolated occurrence : izole olay

isolated phenomenon : izole fenomen

become isolated : yalnızlaşmak

feel isolated : yalnız hissetmek

isolated from : ...dan soyutlanmış