Just ne demek?

Her mother has just given birth to her fifth child.

Annesi az önce beşinci çocuğunu doğurdu.

News of his accident had only just reached us.

Kaza haberi az önce bize ulaşmıştı.

Getting a gun licence here seems to be just a formality.

Burada silah ruhsatı almak sadece bir formalite gibi görünüyor.

Don't despise a man just because he is poorly dressed.

Sırf fakirce giyindiği için birini hor görme.

Everyone says that he looks just like his father.

Herkes tıpkı babasına benzediğini söylüyor.

She has a just cause to behave like that.

Böyle davranması için haklı bir nedeni var.

A truly just society would have members who were equal in every way.

Gerçekten adil bir toplumun her yönden eşit üyeleri vardır.