Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Left ne demek?

Left ne demek? Left ne anlama gelir? Left İngilizce örnek cümle. Left eş anlamlıları.

    leave (v)

    ayrılmak

    gitmek, terk etmek, çıkmak

    Left (v) ingilizce örnek cümle

    By April 26, it was reported that all Syrian troops had left the country.

    26 Nisan'a kadar tüm Suriye birliklerinin ülkeyi terk ettiği bildirildi.

    The young man left the restaurant without paying his bill.

    Genç adam hesabını ödemeden restorandan ayrıldı.

    bırakmak

    unutmak, yanına almamak

    Left (v) ingilizce örnek cümle

    I am always leaving my umbrella on the train.

    Şemsiyemi hep trende unutuyorum.

    He left his keys at home.

    O anahtarlarını evde unuttu.

    Left (adj) Collocations

    bus may leave : otobüs ayrılabilir
    cubicle may leave : oda ayrılabilir
    employee may leave : çalışan ayrılabilir
    expedition may leave : seyahat başlayabilir
    ferry may leave : feribot ayrılabilir
    57 Örnek daha
    flight may leave : uçuş başlayabilir
    path may leave : yol ayrılabilir
    procession may leave : Alay yola çıkabilir
    ship may leave : gemi ayrılabilir
    train may leave : tren gidebilir
    troops may leave : askeri birlik ayrılabilir
    vessel may leave : gemi ayrılabilir
    leave academy : akademiden ayrılmak
    leave bag : çantayı bırakmak
    leave blank : boş bırakmak
    leave church : kilise bırakmak
    leave college : üniversiteyi bırakmak
    leave country : ülkeyi terk etmek
    leave employment : işten ayrılmak
    leave field : alanı terk etmek
    leave footprint : ayak izi bırakmak
    leave fortune : servet bırakmak
    leave ground : yeri bırakmak, temelden vazgeçmek
    leave home : evi terketmek
    leave hospital : hastaneden ayrılmak
    leave imprint : iz bırakmak
    leave instruction : talimat vermek
    leave a job : bir işten ayrılmak
    leave key : anahtar bırakmak
    leave legacy : miras bırakmak
    leave mark : iz bırakmak
    leave premises : tesisten ayrılmak
    leave room : odadan ayrılmak
    leave scar : yara izi bırakmak
    leave scent : koku bırakmak
    leave school : okulu bırakmak
    leave shelter : sığınaktan ayrılmak
    leave a territory : bir bölgeyi terk etmek
    leave theatre : tiyatroyu terk etmek
    leave time : zaman ayırmak
    leave town : kasabadan ayrılmak
    leave trace : iz bırakmak
    leave trail : iz bırakmak
    leave vacuum : hava boşluğu yaratmak
    leave will : vasiyet bırakmak
    leave workforce : iş gücünden ayrılmak
    be left alive : canlı bırakılmak
    leave sb alone : birini yalnız bırakmak
    leave sb bewildered : şaşkına döndürmek, şaşırtmak
    leave sb defenceless : birini savunmasız bırakmak
    leave sb handicapped : birini engelli bırakmak
    leave sb helpless : birini çaresiz bırakmak
    leave sb powerless : güçsüz bırakmak
    leave sb uncomfortable : birini rahatsız etmek
    leave sb free : birini serbest bırakmak
    leave sb dissatisfied : birini memnuniyetsiz etmek
    leave susceptible : duyarlı bırakmak
    leave sth intact : bozulmadan bırakmak
    leave sth visible : bir şeyi görünür bırakmak
    leave to chance : şansa bırakmak
    leave sth bare : bir şeyi çıplak/çorak bırakmak
    leave alone : yalnız bırakmak
    Daha az gör

    Left (adj) Preposition Kullanımları

    leave somewhere for ... : …ya gitmek için bir yerden ayrılmak
    left (n)

    sol

    sol taraf

    Left (adj) Collocations

    extreme left : aşırı sol uç
    take a left : sola dönmek

    Left (adj) Preposition Kullanımları

    on the left of : ...nın solunda
    on the left : solda
    left (adv)

    sola doğru

    sol tarafa, sola
    left (adj)

    sol

    solcu

    Left (adj) Collocations

    left arm : sol kol
    left brain : sol beyin
    left half : sol yarı(sı)
    left hand : sol el
    left jab : sol yumruk (boks)
    5 Örnek daha
    left side : sol taraf
    left temple : sol tapınak
    left wing : sol taraf/kanat
    left ankle : sol ayak bileği
    left kidney : sol böbrek
    Daha az gör