Liquid [Adjective] İngilizce örnek cümle

Liquid sesli dinle

liquid (n)

akışkan, likit

Mercury is the only metal in liquid form at room temperature.

Oda sıcaklığında sıvı halde bulunan tek metal cıvadır.

Babies eat only liquids, because they are unable to eat solids.

Bebekler katı yiyecekleri yiyemedikleri için sadece sıvı beslenirler.

liquid may drip : sıvı damlayabilir

liquid may flow : sıvı akabilir

liquid may ooze : sıvı sızabilir

liquid may pour : sıvı dökülebilir

liquid may seep : sıvı sızabilir

liquid may trickle : sıvı damlayabilir

absorb liquid : sıvıyı emmek

drink liquid : sıvı içmek

clear liquid : berrak sıvı

liquid binder : sıvı bağlayıcı

liquid (adj)

akıcı, likit

likit, kolayca paraya çevrilebilir

liquid asset : likit varlık

liquid explosive : sıvı patlayıcı

liquid form : sıvı hâl

liquid oxygen : sıvı oksijen

liquid-bowel : motoru bozmak (argo)