![Poor [Adjective] İngilizce örnek cümle - Remzi Hoca](assets/front/img/logo_blue.svg){kind=logo}
![Poor [Adjective] İngilizce örnek cümle - Remzi Hoca](assets/front/img/logo_white.svg){kind=logo}
Popüler Sonuçlar
Poor ne demek?
Poor ne demek? Poor ne anlama gelir? Poor İngilizce örnek cümle. Poor eş anlamlıları.
fakir
yoksul, fukara, çulsuzPoor (adj) ingilizce örnek cümle
You should never look down on a person merely because he is poor.
Bir insanı asla sadece fakir olduğu için küçük görmemelisin.
In developing countries, poor people have suffered the most from shortages of clean water.
Gelişmekte olan ülkelerde, fakir insanlar en çok temiz su kıtlığından muzdarip olmuştur.
He is always generous to poor people.
O fakir insanlara her zaman cömerttir.
zavallı
aciz, biçarePoor (adj) ingilizce örnek cümle
Poor thing! You look absolutely dreadful!
Zavallı şey! Korkunç görünüyorsun!
The poor dog couldn't walk because it had a broken leg.
Zavallı köpek ayağı kırıldığı için yürüyemiyordu.
yetersiz
kötü, zayıf, vasıfsızPoor (adj) ingilizce örnek cümle
Wealth is a poor predictor of happiness.
Zenginlik mutluluğun yetersiz bir göstergesidir.
Because of the incessant rain that beats down on the Amazon rainforest, soils are generally poor in nutrients.
Amazon yağmur ormanlarında yağan aralıksız yağmur yüzünden, topraklar genelde besin bakımından yetersizdir.
One of the main causes of scarcity is poor distribution of resources.
Kıtlığın temel sebeplerinden biri kaynakların yetersiz dağılımıdır.
He managed to pass his driving test even though he was a poor driver.
Yetersiz bir sürücü olmasına rağmen sürüş testini geçmeyi başardı.
