Yükleniyor...
remzihoca online dersler

Pressure ne demek?

Pressure ne demek? Pressure ne anlama gelir? Pressure İngilizce örnek cümle. Pressure eş anlamlıları.

    pressure (v)

    basınç uygulamak

    mecbur etmek, zorlamak, üstelemek
    pressure (n)

    baskı

    zorlama, pres

    Pressure (n) ingilizce örnek cümle

    Working under pressure to meet a deadline had a motivating effect.

    İşi zamanında bitirmek için baskı altında çalışmanın motive edici bir etkisi vardı.

    Hospital staff are coming under pressure to work longer hours.

    Hastane çalışanları daha uzun saatler çalışmak için baskı altına giriyor.

    Some people can only operate well under pressure.

    Bazı insanlar sadece baskı altında iyi çalışabilir.

    The government is now under pressure to restore the economy.

    Hükümet ekonomiyi restore etmek için şu anda baskı altında.

    basınç

    tazyik

    Pressure (n) ingilizce örnek cümle

    Too much alcohol will raise your blood pressure.

    Çok fazla alkol kan basıncınızı yükseltir.

    Pressure (n) Collocations

    pressure may ease : basınç/baskı azalabilir
    pressure may fall : basınç/baskı azalabilir
    pressure may increase : basınç/baskı artabilir
    pressure may intensify : basınç/baskı artabilir
    pressure may maintain : basınç devam edebilir
    79 Örnek daha
    pressure may mount : basınç artabilir
    pressure may rise : basınç/baskı artabilir
    alleviate pressure : baskıyı hafifletmek
    apply pressure : baskı uygulamak
    create pressure : baskı yaratmak
    ease pressure : baskıyı dindirmek
    escape pressure : baskıdan kaçmak
    exert pressure : baskı yapmak
    experience pressure : baskı yaşamak
    face pressure : baskı ile karşılaşmak
    generate pressure : baskı oluşturmak
    handle pressure : baskı ile başa çıkmak
    heighten pressure : basıncı artırmak
    intensify pressure : basıncı artırmak
    place pressure : baskı kurmak
    put pressure : baskı yapmak
    reduce pressure : basıncı düşürmek
    relieve pressure : baskıyı azaltmak
    resist pressure : basınca direnmek
    withstand pressure : basınca/baskıya dayanmak
    added pressure : eklenmiş basınç
    atmospheric pressure : atmosferik basınç
    commercial pressure : ticari baskı
    competitive pressure : rekabet baskısı
    considerable pressure : kayda değer baskı
    constant pressure : sabit basınç
    great pressure : büyük baskı
    growing pressure : artan basınç
    high pressure : yüksek basınç
    intense pressure : yoğun baskı
    international pressure : uluslararası baskı
    light pressure : hafif basınç
    low pressure : alçak basınç
    mounting pressure : artan baskı
    political pressure : siyasi baskı
    popular pressure : popüler baskı
    relentless pressure : aralıksız baskı
    social pressure : sosyal baskı
    strong pressure : güçlü basınç
    tremendous pressure : muazzam basınç
    undue pressure : gereksiz baskı
    unrelenting pressure : kesintisiz basınç
    upward pressure : yukarı doğru basınç
    firm pressure : sıkı baskı
    gentle pressure : hafif baskı
    downward pressure : aşağı doğru basınç
    economic pressure : ekonomik baskı
    elevated pressure : yüksek basınç
    enormous pressure : muazzam baskı
    external pressure : dış basınç
    financial pressure : finansal baskı
    barometric pressure : barometrik basınç
    increased pressure : artmış baskı
    increasing pressure : artan baskı
    bow to pressure : basınca yay
    come under pressure : baskı altında toplanmak
    cope with pressure : baskıyla / sıkıntıyla başa çıkmak
    get away from pressure : baskıdan uzak durmak
    give in to pressure : baskıya boyun eymek
    respond to pressure : baskıya karşılık vermek
    pressure may build up : basınç birikebilir
    blood pressure : kan basıncı / tansiyon
    pressure group : baskı grubu
    normal blood pressure : normal kan basıncı
    elevated blood pressure : yüksek tansiyon
    raised blood pressure : yükseltilmiş tansiyon
    reduce blood pressure : kan basıncını düşürmek
    measure blood pressure : kan basıncını ölçmek
    increase blood pressure : kan basıncını artırmak
    low blood pressure : düşük tansiyon
    control blood pressure : kan basıncı kontrol etmek
    high blood pressure : yüksek tansiyon
    decrease blood pressure : kan basıncını düşürmek
    cheer blood pressure : neşe kan basıncı
    check blood pressure : kan basıncını kontrol etmek/ölçmek
    immense pressure : büyük baskı
    monetary pressure : para sıkıntısı
    tyre pressure : lastik (hava) basıncı
    peer pressure : akran baskısı
    Daha az gör

    Pressure (n) Preposition Kullanımları

    under pressure : baskı altında
    pressure on : ... üzerinde baskı
    pressure from : ...dan baskı
    pressure for : ...için baskı

    Pressure ile Bağlantılı Kelimeler