People were anxious for news of missing relatives.
İnsanlar kayıp akrabalarının haberinden dolayı endişeliydiler.
After his death, the family property was distributed among the relatives.
Ölümünden sonra, aile mülkü akrabalar arasında dağıtıldı.
In the mid-1950s Suriname was granted relative autonomy by the Dutch.
1950'lerin ortalarında Surinam Hollandalılar tarafından göreli özerklik kazandı.
Small town banks have to assess the relative riskiness of their loans.
Küçük kasaba bankaları kredilerinin göreli riskini değerlendirmek zorundadır.
The relative frequency of this illness in the area is of concern to all doctors.
Bu hastalığın bölgedeki göreceli sıklığı tüm doktorlar için endişe vericidir.