seriously depressed
:
ciddi depresif
seriously detrimental
:
ciddi şekilde zararlı
seriously handicapped
:
ciddi sakatlık
seriously ill
:
ciddi bir şekilde hasta
seriously inadequate
:
ciddi anlamda yetersiz
seriously injured
:
ağır yaralı
seriously misleading
:
ciddi yanıltıcı
seriously mistaken
:
ciddi yanlış
seriously neglected
:
ciddi ihmal edilen
seriously overweight
:
ciddi şekilde aşırı kilolu
seriously polluted
:
ciddi derecede kirli
seriously restricted
:
ciddi şekilde kısıtlanmış
seriously rich
:
ciddi derecede zengin
seriously sick
:
ciddi/ağır hasta
seriously unbalanced
:
ciddi derecede dengesiz
seriously unwell
:
cidden iyi değil
seriously upset
:
ciddi derecede üzgün
seriously wealthy
:
ciddi derecede zengin
seriously worried
:
ciddi şekilde endişeli
seriously worrying
:
ciddi şekilde endişe verici
seriously wrong
:
ciddi derecede yanlış
affect seriously
:
ciddi şekilde etkilemek
assault seriously
:
şiddetli olarak saldırmak
consider seriously
:
ciddi olarak düşünmek
damage seriously
:
ciddi bir şekilde zarar vermek
deplete seriously
:
ciddiye şekilde tüketmek
harm seriously
:
ciddiye zarar vermek
imagine seriously
:
ciddi şekilde hayal etmek
impair seriously
:
ciddi şekilde bozmak
inconvenience seriously
:
ciddi anlamda rahatsızlık
interfere seriously
:
ciddi şekilde müdahale etmek
jeopardize seriously
:
ciddi derecede tehlikeye sokmak
limit seriously
:
ciddi bir şekilde sınırlandırmak
miscalculate seriously
:
ciddiyetle yanlış hesaplamak
negotiate seriously
:
ciddi şekilde müzakere etmek
overestimate seriously
:
ciddi bir şekilde abartmak
propose seriously
:
ciddi bir biçimde teklif etmek
pursue seriously
:
ciddi şekilde takip etmek
suggest seriously
:
ciddiyetle önermek
take seriously
:
ciddiye almak
think seriously
:
ciddi bir şekilde düşünmek
threaten seriously
:
ciddi bir şekilde tehdit etmek
underestimate seriously
:
ciddi bir şekilde küçümsemek
weaken seriously
:
ciddi şekilde zayıfla(t)mak
seriously ill patient
:
ciddi hasta
Daha az gör