Swollen [Adjective] İngilizce örnek cümle

Swollen sesli dinle

swell (v)

kabarmak

yükselmek, çoğlamak

The size of the crowd began to swell as more people began to show up.

Daha fazla insan geldikçe kalabalığın boyutu artmaya başladı.

belly may swell : karın şişebilir

chest may swell : göğüs şişebilir

crowd may swell : kalabalık büyüyebilir

swell slightly : biraz şiş

swell badly : fena halde şişmek

swell to : ... kadar şişmek, ...ya çıkmak (artmak)

swollen (adj)

şişik

His hand got really swollen after a bee stung him.

Bir arı soktuktan sonra eli gerçekten şişti.

badly swollen : fena halde şişmiş

slightly swollen : hafif şişmiş

extremely swollen : son derece şiş/şişmiş

swollen ankle : şişmiş ayak bileği

swollen belly : şişmiş göbek

swollen gum : şiş diş eti

swollen joint : şişmiş eklem

swollen stomach : şişmiş karın

swollen tonsils : şişik bademcikler

become swollen : şişmek