Temper [Noun] İngilizce örnek cümle

Temper sesli dinle

temper (v)

azaltmak

temper enthusiasm : hevesi azaltmak

temper (n)

sinirli olma, kızgınlık

He apologized to his wife and children for losing his temper.

Öfkesini kaybettiği için karısından ve çocuklarından özür diledi.

The teacher lost his temper and shouted at his student.

Öğretmen öfkeye kapılıp öğrencisine bağırdı.

temper may flare : öfke alevlenebilir

temper may fray : öfke artabilir

temper may improve : sinirlilik artabilir

temper may rise : öfke artabilir

have temper : sinirlenmek

improve temper : hali geliştirmek

keep one's temper : sinirlerine hakim olmak

lose one's temper : çileden çıkmak

bad temper : huysuzluk

terrible temper : korkunç öfke/ huy /yaradılış

violent temper : şiddetli asabiyet/kızgınlık

explosive temper : patlayıcı madde

in a bad temper : öfkeli, huysuz

out of temper : öfkeli