Ticket [Noun] İngilizce örnek cümle

Ticket sesli dinle

ticket (n)

fiş

The tickets were sold out in a moment.

Biletler bir anda satıldı.

All passengers are required to show their tickets.

Tüm yolcuların biletlerini göstermesi gerekiyor.

trafik cezası

If you park in a loading zone, you will probably get a ticket.

Yükleme alanına park ederseniz, muhtemelen ceza alırsınız.

ticket may cost : bilet mal alabilir

book ticket : bilet ayırtmak

buy ticket : bilet almak

get ticket : para cezası almak

hand ticket : bileti almak

have ticket : bilet var

receive ticket : para cezası almak

weekly ticket : haftalık bilet

adult ticket : tam bileti

advance ticket : önceden bilet

presidential ticket : başkanlık parti aday listesi

single ticket : tek kişilik bilet

straight ticket : düz bilet

valid ticket : geçerli bilet

free ticket : ücretsiz bilet

first-class ticket : birinci sınıf bilet

traffic ticket : trafik cezası

ticket to : ...ya bilet