He was the first and only president to be elected unanimously.
Oybirliği ile seçilen ilk ve tek cumhurbaşkanı o oldu.
The board of ministers unanimously approved the project last week.
Bakanlar kurulu geçen hafta projeyi oy birliğiyle onayladı.
The board unanimously decided to appoint her as CEO.
Yönetim kurulu oy birliğiyle onu CEO olarak atamaya karar verdi.