Uprising [Noun] İngilizce örnek cümle

Uprising sesli dinle

uprising (n)

isyan

The uprising began as a nationwide plan against the approaching Soviet Army.

Ayaklanma, yaklaşan Sovyet Ordusuna karşı ülke çapında bir plan olarak başladı.

The government acted boldly to deal with the uprising.

Hükümet ayaklanmayla başa çıkmak için cesurca hareket etti.

crush uprising : ayaklanmayı bastırmak

lead uprising : başkaldırışa öncülük etmek

provoke uprising : isyanı kışkırtmak

quell uprising : isyanı bastırmak

suppress uprising : ayaklanmayı bastırmak

armed uprising : silahlı ayaklanma

bloody uprising : kanlı ayaklanma

mass uprising : kitle isyanı

massive uprising : büyük ayaklanma

military uprising : askeri ayaklanma

national uprising : ulusal ayaklanma

popular uprising : popüler ayaklanma

revolutionary uprising : devrimci ayaklanma

spontaneous uprising : kendiliğinden gelişen ayaklanma

violent uprising : şiddet içeren ayaklanma

failed uprising : başarısız ayaklanma

put down uprising : ayaklanmayı bastırmak