Vulnerable [Adjective] İngilizce örnek cümle

Vulnerable sesli dinle

vulnerable (adj)

hassas, zayıf, kolaylıkla incinebilir, korunmasız, saldırıya açık

Senior citizens and people with a chronic disease are vulnerable to COVID-19 virus.

Yaşlılar ve kronik hastalığı olan kişiler COVID-19 virüsüne karşı savunmasızdır.

Coastal habitats are especially vulnerable to rising sea levels.

Kıyı habitatları, yükselen deniz seviyelerine karşı özellikle savunmasızdır.

The landscape and climate of Bangladesh make it vulnerable to flooding.

Bangladeş'in arazisi ve iklimi, onu sele karşı savunmasız hale getiriyor.

completely vulnerable : tamamen savunmasız

highly vulnerable : son derece savunmasız

particularly vulnerable : özellikle savunmasız

psychologically vulnerable : psikolojik açıdan savunmasız

uniquely vulnerable : benzersiz şekilde savunmasız

especially vulnerable : özellikle savunmasız

extremely vulnerable : son derece savunmasız

vulnerable target : savunmasız hedef

become vulnerable : savunmasız olmak

make vulnerable : savunmasız hale getirmek

vulnerable group : savunmasız grup

render sb vulnerable : birini savunmasız hale getirmek

vulnerable to : ...ya karşı savunmasız