Confusion [Noun] İngilizce örnek cümle

Confusion sesli dinle

confusion (n)

karmaşa, karıştırma, yanılgı

To avoid confusion, the teams wore different colours.

Karışıklığı önlemek için takımlar farklı renkler giydi.

There is a confusion in the public mind between psychology and psychiatry.

Kamusal akılda psikoloji ve psikiyatri arasında bir karmaşa vardır.

There is widespread confusion about the government's transport policy.

Hükûmetin ulaştırma politikası konusunda yaygın bir kafa karışıklığı var.

Bu kelimeler, kaos, düzensizlik durumlarını anlatmak için kullanılabilir.

chaos (n) : kargaşa
mess (n) : dağınıklık, zorluk, kışla yemekhanesi
havoc (n) : kargaşa
mayhem (n) :
uproar (n) : kargaşa
pandemonium (n) : tantana
shambles (n) : hengame
commotion (n) : arbede
confusion (n) : kafa karışıklığı

confusion may arise : yaygara ortaya çıkabilir

confusion may reign : karışıklık hakim olabilir

confusion may surround : karışıklık kuşatabilir

avoid confusion : karışıklığı önlemek

cause confusion : karışıklığa neden olmak

clarify confusion : karışıklığı açıklığa kavuşturmak

create confusion : karmaşaya sebep olmak

eliminate confusion : karışıklığı gidermek

mild confusion : hafif karışıklık

resulting confusion : karışıklığın sonucunda ortaya çıkan

slight confusion : hafif karışıklık