Agricultural companies have failed to convince consumers that GM foods are safe.
Tarım şirketleri, genetiği değiştirilmiş gıdalarının güvenli olduğu konusunda tüketicileri ikna edemedi.
Jane convinced him to buy her a new car.
Jane onu kendisine yeni bir araba almaya ikna etti.
The salesman was very convincing, and I ended up purchasing the product.
Satıcı çok ikna ediciydi ve sonunda ürünü satın aldım.
She presented a convincing argument to support her viewpoint.
Görüşünü desteklemek için ikna edici bir argüman sundu.