For centuries, people have built dams to help control devastating floods.
Yüzyıllar boyunca insanlar yıkıcı selleri kontrol etmeye yardımcı olmak için barajlar inşa ettiler.
The effects of plastic bags on the environment are really quite devastating.
Plastik poşetlerin çevre üzerindeki etkileri gerçekten çok yıkıcıdır.
Malaria is a devastating disease that kills one million people every year.
Sıtma, her yıl bir milyon insanı öldüren yıkıcı bir hastalıktır.
We received the devastating news that the doctor found cancer in Jane's liver.
Doktorun Jane'in karaciğerinde kanser bulduğuna dair yıkıcı haberi aldık.