brand failure
:
marka hatası
cause failure
:
başarısızlığa neden olmak
constitute failure
:
başarısızlık oluşturmak
expect failure
:
başarısızlık beklemek
experience failure
:
başarısızlık deneyimlemek/yaşamak
explain failure
:
başarısızlığı açıklamak
fear failure
:
başarısızlıktan korkmak
feel failure
:
başarısız (kimse/şey) (gibi) hissetmek
have failure
:
başarısızlık/yetmezlik yaşamak/-e sahip olmak
justify failure
:
başarısızlığı/yapmamayı haklı göstermek
lament failure
:
başarısızlıktan yakınmak
prevent failure
:
hatayı//başarısızlığı önlemek
represent failure
:
başarısızlığı/yetmezliği temsil etmek/göstermek
suffer failure
:
yetmezlikten çekmek
tolerate failure
:
başarısızlığa katlanmak/dayanmak
abject failure
:
küçük düşürücü başarısızlık
academic failure
:
akademik başarısızlık
alleged failure
:
iddia edilen başarısız (kimse/şey)
apparent failure
:
açık/belli başarısız (kişi/şey)
big failure
:
büyük/önemli başarısız (kişi/şey)
cardiac failure
:
kalp yetmezliği
catastrophic failure
:
ciddi arıza, yıkımsal işgörmezlik
collective failure
:
toplu/ortak başarısızlık
commercial failure
:
ticari başarısızlık
complete failure
:
tam işgörmezlik/bozulma/arıza
consistent failure
:
tutarlı/sürekli başarısızlık
conspicuous failure
:
dikkat çeken başarısız (kimse/şey)
constant failure
:
sürekli/sabit hata/arıza/başarısız (kimse)
continued failure
:
devamlı/devam eden başarısızlık/yetmezlik
corporate failure
:
şirket arızası/hatası/başarısızlığı
costly failure
:
maliyetli başarısızlık
disastrous failure
:
feci başarısızlık
dismal failure
:
kötü/üzüntülü başarısız (kimse/şey)/başarısızlık
great failure
:
büyük/önemli başarısız (kimse)
hepatic failure
:
karaciğer yetmezliği
heroic failure
:
kahramanca başarısız (kişi)
humiliating failure
:
mahcup edici/küçük düşürücü başarısızlık
inevitable failure
:
kaçınılmaz başarısızlık
initial failure
:
ilk başarısızlık
institutional failure
:
kurumsal başarısızlık/bozukluk
lamentable failure
:
acınacak/çok acıklı başarısız (kişi/şey)
manifest failure
:
apaçık hata/durma
mechanical failure
:
mekanik arıza
military failure
:
askeri başarısızlık
miserable failure
:
çok kötü/berbat/perişan başarısızlık/hata
moral failure
:
ahlaki bozukluk/bozulma
past failure
:
geçmiş başarısız (kişi/şey)
persistent failure
:
devam eden/inatçı başarısızlık/kusur/bozukluk
personal failure
:
kişisel başarısızlık
rare failure
:
nadir başarısız (kişi/şey)
relative failure
:
göreli/nispi başarısızlık
renal failure
:
böbrek yetmezliği
repeated failure
:
tekrarlanan başarısızlık
respiratory failure
:
solunum yetmezliği
serious failure
:
ciddi yetmezlik/bozukluk/kusur
structural failure
:
yapısal bozukluk/kusur
technical failure
:
teknik arıza/bozukluk
total failure
:
genel/bütün başarısızlık
ultimate failure
:
en yüksek/son başarısızlık
unexpected failure
:
beklenmedik başarısızlık
utter failure
:
tam başarısız
general failure
:
genel başarısızlık
economic failure
:
ekonomik /iktisadi başarısızlık
financial failure
:
finansal/mali başarısızlık
fundamental failure
:
temel başarısızlık
perceived failure
:
algılanan/fark edilen/görülen hata/başarısızlık
continuing failure
:
devam eden/devamlı başarısızlık
end in failure
:
başarısızlıkla sonuçlanmak
lead to failure
:
başarısızlığa yol açmak
result in failure
:
başarısızlıkla sonuçlanmak
failure may arise from
:
başarısızlık -den ortaya çıkabilir/-den kaynaklanabilir
heart failure
:
kalp yetmezliği
crop failure
:
ekin alamama
kidney failure
:
böbrek yetmezliği
liver failure
:
karaciğer yetmezliği
lung failure
:
akciğer yetmezliği
organ failure
:
organ yetmezliği
growth failure
:
büyüme geriliği
Daha az gör