Frightened [Adjective] İngilizce örnek cümle

Frightened sesli dinle

frighten (v)

ürkütmek, dehşete düşürmek, korkmasını sağlamak

The horror movie I watched last night really frighten me.

Dün gece izlediğim korku filmi beni gerçekten korkuttu.

frighten easily : kolayca korkutmak

frightened (adj)

ürkmüş, korkan

The hunter became frightened when he heard a growl coming from the bushes.

Avcı, çalılardan gelen bir hırıltı duyunca korktu.

When we’re frightened, we seek out a safe person for comfort.

Korktuğumuz zaman, rahatlamak için güvenli bir insan ararız.

badly frightened : fena halde / çok korkmuş

slightly frightened : biraz korkmuş

terribly frightened : çok korkmuş

extremely frightened : son derece korkmuş

frightened of : ...dan korkmuş

frightened by : ...dan korkmuş

frightened about : ...den korkmuş