Persistent [Adjective] İngilizce örnek cümle

Persistent sesli dinle

persistent (adj)

süregelen, kalıcı, devamlı

A persistent cough may be the result of asthma.

İnatçı bir öksürük astımın bir sonucu olabilir.

direten, inatçı, dayatan

Bu kelimeler, sürekli devam eden şeyleri anlatmak için kullanılabilir.

continuous (adj) : devamlı
continual (adj) : ardı arkası kesilmeyen
non-stop (adj, adv) : durmadan
persistent (adj) : sürekli, ısrarcı
uninterrupted (adj) : kesintisiz
incessant (adj) : aralıksız

incredibly persistent : inanılmaz kalıcı

quite persistent : oldukça inatçı

rather persistent : oldukça inatçı

really persistent : gerçekten kalıcı

remarkably persistent : dikkate değer şekilde kalıcı

stubbornly persistent : inatla ısrarlı

extremely persistent : son derece inatçı

persistent cough : süreğen / inatçı öksürük

persistent critic : ısrarlı eleştirmen

persistent diarrhoea : kalıcı ishal

persistent drizzle : kalıcı çiseleme

persistent failure : devam eden/inatçı başarısızlık/kusur/bozukluk

persistent fever : sürekli ateş

persistent myth : sürüp giden efsane

persistent offender : ısrarcı suçlu

persistent pain : kalıcı ağrı

persistent problem : kalıcı, sürekli sorun

persistent rain : ısrarlı yağmur

persistent refusal : ısrarlı ret

persistent rumour : kalıcı söylenti

persistent truancy : devamlı doluluk

persistent vegetative state : bitkisel hayat