Run into [Phrasal verb] İngilizce örnek cümle

Run Into sesli dinle

run into (pv)

karşılaşmak, birine rast gelmek, rastlaşmak

They have run into trouble while designing the new machine.

Yeni makineyi tasarlarken sorunla karşılaştılar.

While conducting experiments, scientists may run into unexpected results.

Bilim insanları deneyler yaparken beklenmedik sonuçlarla karşılaşabilirler.

vurmak, toslamak, girmek

He lost control of the vehicle and ran into a tree.

Aracın kontrolünü kaybetti ve bir ağaca çarptı.

...ya ulaşmak, ...ya denk gelmek

The project has run into millions of dollars without any prospect of a return on this investment.

Proje, bu yatırımın geri dönüşü beklentisi olmadan milyonlarca doları buldu.

Deaths from these accidents run into the thousands.

Bu kazalardan kaynaklanan ölümler binleri buldu.

run into a problem : sorunla karşılaşmak

run into difficulty : zorlukla karşılaşmak

run into trouble : başı belaya girmek

run into acquaintance : tanıdıkla karşılaşmak

run into ambush : pusuya/tuzağa düşmek

run into controversy : tartışmaya girmek

run into snag : engelle karşılaşmak

run into opposition : muhalefetle karşılaşmak

run into resistance : dirençle karşılaşmak